Vicdanlar körelince yoksullar, açlar, ezilenler unutuldu.
Problem muhakeme yeteneğimizi kaybettiğimizden, nefsin/benin esaretinde olan akıl vahyi kabul etmez, dini kendi belirler. Din ona göre olmalıdır. Ona göre olmayan din yanlıştır. Kafasında yarattığı tanrıyla, Kur’an’ın anlattığı Allah çok farklıdır. Aramızda olan problemlerde zaten buradan kaynaklanıyor.
Aynı Allah’a secde etseydik dünyada da ülkemizde de insanların arasında problem kalmazdı. İnsanlar maalesef Allah’ı bırakıp ilahlara tapmaya başladı. Dünyadaki problem aklın, nefsin/benin esaretinde olmasından kaynaklanır. Nefsin/benin esareti altında olan akıl inançtan gelen tüm düşünceleri reddeder hakikati göremez. Her şeye madde gözüyle bakar. Dünyadaki problemlerin ana sebebi budur.
Nefsin/benin hükümdarlığı altındaki bir akıl insanlığı ancak felakete sürükler. Bu akıl, dini bile kendine alet eder, kendi amaçları uğruna kullanır. Dini anlatırken bile kendini Allah’ın yerine koyar, ilmiyle övünür kendini diğer insanlardan üstün görür. Konuşmalarında aşk, muhabbet, sevgi yoktur. Özellikle biz Müslümanlar iğneyi kendimize batıralım. Aşksız, muhabbetsiz, sevgisiz Müslümanlık olur mu? Allah’la kalbi bağ kurmayan kuru kuru bir Müslüman olur mu? İnsanlar Allah’la bir bağ kurduktan sonra ibadetler zevke dönüşür. Yoksa külfetler halinde bir dağ yığını olur. Müslümanlık Allah’la, Resulullah’la beraber yaşanmalıdır. Kalplerimizi tekrar Allah’a bağlamalıyız ki, ondan gelen rahmet yağmurları ile vicdanımız yeşersin.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!