Âlemlere rahmet olan Hz. Resulullah Efendimiz (s.a.v.), o yüce makam ve hâliyle birlikte muazzam bir tevazu sahibiydi. Hakk’a yakınlığı ölçüsünde halka da yakın olur, ihsan ahlakına bürünür, etrafındaki insanların her birine ayrı bir şeref bahşederdi. Hane-i saadetine teşrif ettiklerinde hayvanının yiyeceğini kendisi verirdi. Bazen evinin temizliğini yapardı. Yırtılan ayakkabısını tamir ederdi. Elbisesini diker ve yamardı. Koyun sağardı. Hizmetçisiyle birlikte yemek yerdi. Bazen hizmetçi yorulduğu zaman onunla birlikte buğday öğütürdü. Çarşıdan aldığı bir şeyi ailesine götürürken, bizzat kendisi taşımaktan çekinmezdi. Zengin fakir herkesle musafaha ederdi. İlk önce kendisi selam verirdi. Kuru hurma bile olsa çağrıldığı hiçbir daveti küçük görmezdi. Onunla geçinmek çok kolaydı. Yumuşak huyluydu. Cömert tabiatlıydı. Güler yüzlüydü. Sesli olarak gülmeden yüzü tebessüm ederdi. Yüzü asık olmadan hüzünlüydü. Kendisini alçaltmadan tevazu gösterirdi. İsraf etmeden cömertlik yapardı. Kalbi çok yumuşak idi. Bütün Müslümanlara karşı çok merhametliydi. Eğer bizler de Allah’a inanıyorum, Allah’ı seviyorum diyebiliyorsak Resulullah’a ve getirdiğine uymak zorundayız.

De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.

Ali İmran, 31

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir