Sadece la ilahe illallah idraki insana dünyada da cennet gibi hoş bir hayat yaşatır. İnsanlar “Tanrılar ve tanrılık yoktur sadece Allah vardır.” deyip Allah’a teslim olmadan gerçek huzurun ve mutluluğun ne olduğunu anlayamazlar. “La ilahe illallah’’ı anlamış, zaten teslim olduğunun idrakine varmış ve o dairenin içine girmiş kişinin; her anı, her hali huzurdur, mutluluktur. Dairenin içerisindeyseniz size korku yoktur. O dairenin içinde Allah’ın sevgisi ve merhameti daimî olarak vardır. Nefsinize uyup o dairenin içinden çıkarsanız bunu siz istemiş olursunuz. Allah sizi terk etmiş olmaz, siz Allah’ı terk etmiş olursunuz. Kelime-i tevhit anahtarı her kapıyı açtığı  gibi mutluluk dünyasının da kapısını açar. İnsan zaten o dünyaya girdikten sonra hep mutludur. Başka türlü mutluluğu ancak kısa süreler içinde ve gerçek mutluluğun en çok yüzde yirmisini yaşarsınız. Para, mal gibi şeyler geçici haz almanızı; geçici bir mutluluk sağlar ama insanların istek ve arzuları bitmez. İstedikleri bir şey olduğunda olanla yetinmezler; daha güzel, daha büyük, daha gösterişli, daha, daha, daha!.. Bu dahalar bitmez, devamlı isterler. İnsan; gerçek mutluğu yakalamak için elindeki, dilindeki, kalbindeki bu anahtarla nefsin katlarında ilerleyip nefsi mutmaine ulaşması gerekir. Önce nefsi emmareden kurtulup nefsi levvameye adım atması gerekir. Bu adım o kadar önemlidir ki bunun önemini anlatmakta kelimeler kifayetsiz kalır. Bir mekanizmanın hareketidir. Her şey bu adımdadır. Hareket bu adımla başlar. Aslında Allah’a doğru, Allah yolunda bir adım atmış olursunuz. “Kulum bana bir arşın yaklaşırsa ben de ona on arşın yaklaşırım, o bana bir kulaç yaklaşırsa ben ona on kulaç yaklaşırım; o bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak varırım.” iltifatıyla karşılaşırsınız. Bu böyle bir adımdır. Kısaca “mutluluğa giden yol’’ diyebiliriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir