Nefse zulüm konusunu daha iyi anlaşılması için Kur’an-ı Kerim’deki Hz. Yunus örneğini vermek istiyorum:
Yunus (a.s.) azgın kavminin kendisini yalanlamasından sonra onları terk ederek bir gemiye biner. “Gemide efendisinden kaçan bir köle var.’’ denilince o zamanın âdeti gereği bir kura çekilir; kurada Yunus (a.s.) çıkar ve böylece o, denize atılır. Denize atıldıktan sonra bir balık onu yutar. Balığın karnında dua eder, balık onu bir sahile
atar; orada hem gölgesinden hem meyvesinden yararlanacağı bir ağaç biter. Sıhhatine tekrar kavuşur. O zamanlar nüfusu 100.000’i aşan bir kavimde peygamber olarak hayatını sürdürür. İşte, bizim bu örneği çok iyi anlamamız lazım. Yunus Peygamber öfkelenerek kavmini terk ediyor. Yani ne yapmış oluyor: Allah’ın emrini dinlemiyor; kendi iradesini ortaya koyup, kendi hüküm verip oradan uzaklaşıyor. (Tabi ki kavminden binlerce sıkıntı gördü ki
kavmini terk etmeye karar verdi. Ancak orada kalıp, kötülüklerle mücadele etmesi gerektiğini sonradan Yunus Peygamber de anladı. Kaçtığı gemiden denize atıldı ve balık onu yuttu.) Düşünün ki çok büyük bir balığın karnındasınız. Her yer karanlık, okyanusun dibindesiniz!.. Size kim yardım edebilir? Tabi ki sadece Allah! Bu hayatta da böyledir. İnsan, nefsinin tercihleri sebebiyle böyle karanlık kuyulara düşebilir. Bu karanlık kuyularda çırpınıp durur ve çırpındıkça daha da batar. Nasıl kurtulacağımızı Yunus Peygamber’den öğreniyoruz. Yunus
Peygamber, o karanlıklardan ne yaptı da kurtuldu? Allah, onu o karanlıklardan çıkardı. Düşünsenize; okyanusun dibinde, balığın karnında ve karanlıklar içinde size kim yardım edebilir? Anneniz, babanız, çocuklarınız, dostlarınız, arkadaşlarınız, gurularınız, hocalarınız, rahipleriniz, hahamlarınız… Cevap, hiçbiri, sadece “Allah”!.. İşte insan o hâle düşünce anlıyor Allah’tan başka ilah olmadığını. Yunus (a.s.) şöyle dua ediyor:
Senden başka ilah yoktur. Seni her türlü noksandan tenzih ederim; gerçekten ben kendine zulmedenlerden oldum.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!