Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.
En’am, 116

Ayette onlar ancak zanna uyuyorlar, diyor. “Zan’’ kesin bilgiye dayanmayan, vehim ve kuruntudan ibaret olan, gerçek olduğu sanılan fakat aslında gerçek olmayan, yanlış bilgi ve tahmindir. İnsanlar, zaman içerisinde nefislerini ve egolarını tatmin edecek, kafalarında oluşturdukları, kendilerini onaylayan bir tanrıya ve kendi icat ettiği, “kendilerine göre, bana göre’’ ifadeleriyle başlayan bir dine inanmaya başlıyor. Kendi zanlarına göre
kafalarında tanrı yaratıyor, kendi zanlarına göre din icat ediyor, kendi zanlarına göre dünyalar kuruyor; kendi zanlarına göre insanları yargılıyor, kendi zanlarına göre hüküm verme cüretinde bulunuyorlar. Böylelikle gerçeklerden fersah fersah uzaklaşıyorlar. Bu insanlar, artık nefsin ve egonun oluşturduğu zanlar dünyasında
yaşar. Önce fiziksel duyularından aldıkları eksik, dünyevi verilere göre kafalarında zanlar oluştururlar; sonra da bu zanları gerçek sanıp kafalarındaki zanlarla ‘‘zanlar dünyasında’’ yaşarlar. Unutmayalım ki şeytanın işi vesvese vermek ve insanları “zan’’nettirerek gerçeklerden saptırmaktır. Kur’an’ın ve Peygamber’in anlattığı din ve inanışla insanların çoğunun kafasındaki din ve inanış çok farklı.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir