Şu kısacık ömrümüzde dünyada cennet gibi hoş bir hayat yaşamak da mümkün hayatımızı cehenneme çevirip felaketler içinde yaşamak da… Biz fırtınalı havada rüzgâra karşı yürümeye çalışıyoruz. Hâlbuki rüzgârı arkamıza alsak işler kendiliğinden hâllolacak; biz zoru seçiyoruz. Bütün iş, yüzünü Allah’ a dönmek. Biz rüzgârın nereden estiğini bilmiyoruz ve yönümüzü bulamıyoruz. Hâlbuki yüzünü Allah’a dön, rüzgâr arkanda; bu kadar basit!
Göklerin, yerin ve dağların kabul etmediğini, taşıyamadığını niçin sen taşımaya kalkıp nefsine zulmediyorsun ki? Ama maalesef biz dünyadaki çoğunluğa bakarak “Herhâlde bunlar doğru, galiba biz yanılıyoruz.” diyoruz ve ayarlarımızla oynayıp bize algılattıkları gibi olmaya çalışıyoruz. ‘‘Onların istediği insan’’ olmaya çalışıyoruz.
Dünyanın yanlışta olması bizim yanlışımızı hafifletmez, bizim çok acil ‘‘Allah’ın istediği insan’’ olmamız lazım.
Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar.
En’am, 116
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!